"Yaz bitti dedi arkadaş, sevmiyorum sonbaharı." "Seviyorum" dedim. Güz bir başka. Tabiat da sabretti, bunalsa da katlandı, kızsa da. Yazın hay huyu nasıl diner, serinlerdi ya.. Kum saatinin üstünde kalan son kum taneleri gibi, sürenin, ömrün sonlarını, sona yaklaşmayı hatırlatsa da seviyorum. 

"Yaş 35 yolun yarısı" demiş ya Cahit, kararan gökyüzüne, dökülen yapraklara rağmen cana yakındır güz... O da bizimle yaş döktüğü için, yazın şımarıklığı, halden anlamaz aptal sevinci geçtiği için seviyorum... Haşim'in gündüzün ışığından kaçıp akşamın karanlığına sığınması gibi seviyorum. Zira artık yaz bizi eğleyemez, bizimle ağlayamaz da... 

"Yok sevmem. Çünkü yaprak süpürmekten helak oluyorum" derken ıslak mendiliyle arabanın kapısının iç taraflarını tamamen silmişti. Bense avcuma doldurduğum yağmur damlalarını kokluyordum...

İbrahim Sadrice veda etmeli belki:

"Yaz bitti
Sesin
Ay düştü
Mavi neonları söndü
Sahil cay bahçelerinin"

Çocukluk hatıralarını loş odalarda yad etmeli. Sileceklerin silmeye kıyamadığı camda biriken damlalar konuşurdu ya sana, yalnızlığına yoldaş...

Yağmur sesi fonda uyumayı sevmiştim, kuru dalların çıtırtısı, semaverin hışırtısı, kızarmış ekmek kokusuyla düşümde soba yanarken... 

Hayatın baharı ve yazı geçince güz kapıyı çalar ansızın. Nevalesini hazırlamış olan ardına kadar açar kapısını. Çocuklarına, torunlarına aktaracak neşeli hatıraları vardır. Yoksula yetime kol kanat gerdikçe ahiret kapısına yaklaşmak da bir heyecan değil mi?.. Nasılsa gitmeyecek miyiz telaşı...

Yirmili otuzlu yaşları spotlar, ışıklar içinde hızla geçmiş ünlülerin 60'lı yaşlarını incelediniz mi ? "Kaçmayın yamacımdan, bakın yine diriyim, inceyim, güzelim, yetenekliyim, hadi yine alkışlayın" der gibi gömülmeden önceki en cazip pozunu şezlongunda yapayalnız kucağında köpeğiyle vermeye çabalar... Oysa yerçekimine yenik düşen, toprağa, gözünden önce göz kırpan, itirafçı derileridir... 

Her yaz bitecek. Herkesin yazı... Güzü ve kışı sevdirecek olan güzelliklerin fanilikten sıyrılması, ebediyet kazanmasıyla orantılı... 

Toprak ne güzel koktu değil mi? O'ndan gelip O'na döndürülürken kucağında bekleyeceğiz haşri... Yeni bir doğum, yeniden doğmak için... Veysel'in sadık yarinin sadakatinden şüphemiz yok. Onun kokusunu en şiddetli güz getirir bize. Ne diyordu Zarifoğlu: 

"Bir ölüm vefalı bir de ..."