Yola düşersin geçmişin izlerini takip etmek için. Tanıdık yollar, binalar, dağlar, ovalar ararsın. Her şey, tüm dokular değişmiş eskisi gibi değildir. Kimine insanoğlu el atmış harap etmiştir. Yakıp yıkmıştır. Kimini kaderine terk etmiştir. Kimse uğramaz aramaz sormaz olmuştur. Tanıdık kimse kalmamıştır.
Kimisi göçüp gitmiştir başka şehre, kimisi ebedi aleme. Geçmişin izlerini sürersin. Kalan izleri. Talan olmayan zamana yenilmeyen izleri.
Dimdik duran çok az şey bulursun. Hüzünlenirsin, çabucak tükenen değerlere. Üzülürsün, yitip giden değerlere. Yitip giden dostlara. Eskiyen dostluklara.
Her ne kadar hüzünlendirse de geçmişin izlerini sürmek bazen bulduğun izlerden mutlu olursun. Bakar kendini görürsün. Gençliğini hatta çocukluğunu görürsün. Mutlu olursun gençliğini çocukluğunu hatırlayıp. Kaybolmayan hatıralara, unutulmayan dostluklara rastlarsın. Bir kaç tanıdık görüp mutlu olursun. Yol kıyısında bir ağaç, bir çeşme görürsün. Durup dinlenirsin, bir yudum su içersin. Gölgesinde serinlersin ağacın. Çeşmenin soğuk suyundan içer yüzüne çarparsın bir avuç suyu hasretle.
Seni geçmişe götürür gördüklerin. Sarılmak istersin. İçin kıpır kıpır olur. Yaklaşırsın sana uzak gelir. Mesafeler uzar bitmek bilmez. Aradan yıllar geçmiş, mesafeler girmiştir. Yabancılaşmıştır her şey. Konuştukça, geçmişi yad ettikçe, mutlu olursun.
Geçmişin izlerinde dostlukları bulursun. Geride bıraktıklarını bulursun. Ya da onlardan izler bulursun.
Aynaya bakarsın kaybettiklerini, yitirdiklerini gözüne çarpar aynalar. Onlara küsmeye hakkın yoktur. Onlar, olanca çıplaklığıyla gerçekleri söyleyiverir. Gerçek dost öyledir zaten sana daima incitse de gerçekleri söyler.
Geçmiş, geride bıraktıklarımız. Bizden geride kalanlar. Zamanın bizden götürdükleri… Kendi içinde bir yolculuğa çıkarsın. Bazen hesap kitap yaparsın. Oysaki kaybettiğinin çok olduğu yerde neyin hesabını yaparsın. Zaman bir bir koparırken takvim yapraklarını. Zaman durmadan akarken… Kaybedenleriz aslında. Yaşamı, yaşama dair her şeyi kendi elimizden çıkarırken neyin kıymeti olur ki. Neyin lezzeti kalır ki.
En iyi hayat geride güzel şeyler bırakmak olsa gerek. Güzel ve anlamlı bir yaşam…
Uğrunda ömrünü feda etmeye değer bir yaşam sürmek. İyi bir şekilde yad edilmek.
Aslında yaşarken anın kıymetini bilmek. Anı en iyi şekilde değerlendirmek. Dönüşü olmayan bir yolda olduğumuzu bilmek. Yaşadığımız hayatı başkalarına göre değil, doğru şekilde olması gerektiği gibi yaşamak.
Geçmişe takılıp kalmamak ve geçmişten dersler çıkarmak gerekir her zaman. Bazen nostalji yaparsın. Geçmişi hatırlarsın. Acısı, tatlısı, iyisi, kötüsüyle… Bazen yaz sıcağında, bazen bahar yağmurlarında bulursun kendini. En önemlisi nedir aslında hatırlarken gurur ve mutluluk duymaktır. Hatırlayabilmek, hatırlamaktan korkmamaktır.
Kimisi göçüp gitmiştir başka şehre, kimisi ebedi aleme. Geçmişin izlerini sürersin. Kalan izleri. Talan olmayan zamana yenilmeyen izleri.
Dimdik duran çok az şey bulursun. Hüzünlenirsin, çabucak tükenen değerlere. Üzülürsün, yitip giden değerlere. Yitip giden dostlara. Eskiyen dostluklara.
Her ne kadar hüzünlendirse de geçmişin izlerini sürmek bazen bulduğun izlerden mutlu olursun. Bakar kendini görürsün. Gençliğini hatta çocukluğunu görürsün. Mutlu olursun gençliğini çocukluğunu hatırlayıp. Kaybolmayan hatıralara, unutulmayan dostluklara rastlarsın. Bir kaç tanıdık görüp mutlu olursun. Yol kıyısında bir ağaç, bir çeşme görürsün. Durup dinlenirsin, bir yudum su içersin. Gölgesinde serinlersin ağacın. Çeşmenin soğuk suyundan içer yüzüne çarparsın bir avuç suyu hasretle.
Seni geçmişe götürür gördüklerin. Sarılmak istersin. İçin kıpır kıpır olur. Yaklaşırsın sana uzak gelir. Mesafeler uzar bitmek bilmez. Aradan yıllar geçmiş, mesafeler girmiştir. Yabancılaşmıştır her şey. Konuştukça, geçmişi yad ettikçe, mutlu olursun.
Geçmişin izlerinde dostlukları bulursun. Geride bıraktıklarını bulursun. Ya da onlardan izler bulursun.
Aynaya bakarsın kaybettiklerini, yitirdiklerini gözüne çarpar aynalar. Onlara küsmeye hakkın yoktur. Onlar, olanca çıplaklığıyla gerçekleri söyleyiverir. Gerçek dost öyledir zaten sana daima incitse de gerçekleri söyler.
Geçmiş, geride bıraktıklarımız. Bizden geride kalanlar. Zamanın bizden götürdükleri… Kendi içinde bir yolculuğa çıkarsın. Bazen hesap kitap yaparsın. Oysaki kaybettiğinin çok olduğu yerde neyin hesabını yaparsın. Zaman bir bir koparırken takvim yapraklarını. Zaman durmadan akarken… Kaybedenleriz aslında. Yaşamı, yaşama dair her şeyi kendi elimizden çıkarırken neyin kıymeti olur ki. Neyin lezzeti kalır ki.
En iyi hayat geride güzel şeyler bırakmak olsa gerek. Güzel ve anlamlı bir yaşam…
Uğrunda ömrünü feda etmeye değer bir yaşam sürmek. İyi bir şekilde yad edilmek.
Aslında yaşarken anın kıymetini bilmek. Anı en iyi şekilde değerlendirmek. Dönüşü olmayan bir yolda olduğumuzu bilmek. Yaşadığımız hayatı başkalarına göre değil, doğru şekilde olması gerektiği gibi yaşamak.
Geçmişe takılıp kalmamak ve geçmişten dersler çıkarmak gerekir her zaman. Bazen nostalji yaparsın. Geçmişi hatırlarsın. Acısı, tatlısı, iyisi, kötüsüyle… Bazen yaz sıcağında, bazen bahar yağmurlarında bulursun kendini. En önemlisi nedir aslında hatırlarken gurur ve mutluluk duymaktır. Hatırlayabilmek, hatırlamaktan korkmamaktır.