Ispartalılar memleketlisini sever, kendinden olanı yabancıdan önce tutar filan ama İhsanoğlu’nun eşinin Ispartalı bir aileden olması (enişte olması) tek başına seçilmek için yeterli bir kıstas değildir. Bu yüzden büyük umutlarla çatı ilan edilmiş derme çatma aday, Ekmeleddin İhsanoğlu, Isparta’ya geldiğinde görmeyi umduğu ilgiyi bulamayacak.
İhsanoğlu’nun özelliği her kesimi muntazam kucaklaması, her seçmen kitlesine hitap edebilmesi, her vatandaşın beklentisine en uygun aday olması değil. Gerçi farklı görüşlerden onay almak için bir gün Anıtkabir’i, bir gün Hacı Bayram Veli’yi ziyaret ediyor, başörtüsü füruattır ya da yasak olmalıdırcıların da takdirini toplayacak bir söylem geliştirip “Başörtüsü gelenektir.” diyor. Yelpazesini geniş tutmak için gösterdiği gayret, takdire şayan tabi ki.
Ancak şu bir gerçek ki İhsanoğlu, ismini birkaç ay öncesine kadar kimsenin bilmediği, İslam İşbirliği teşkilatının ilk Türk başkanı olarak Mısır’da, darbeye darbe diyememiş, hatta Kahire’de Mursi yanlılarının tanklarla ezilerek öldürüldüğü olaylarda suskunluğunu korumuş ve bu sebeple Adalet bakanı Bekir Bozdağ tarafından istifası istenmiş, pasif bir kişiliktir.
İçinde bulunduğumuz şu Ramazan günlerinde Filistinlileri katleden İsrail’e karşı “Tarafsız olmalıyız” diyerek zulme her zamanki gibi suskun kalmayı seçmiş, Mısır’daki darbeciler gibi ülkemizdeki darbeci laiklerle de arasını hoş tutmayı başarmış, sözüm ona İslamcı bir ilim adamı. Yani bu isimde uzlaşılmasının belki de tek nedeni hiçbir laik statükoya tepki veremeyecek, edilgen muhafazakar görüntüsüyle İsrail’in bile sempatisini kazanmış, dindarların da oyunu alması umulan eldeki son çare.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun babasının kimliği ve CHP iktidarında yaşadıkları çatı adayını değerlendirebilmek için yeterlidir kanaatindeyim: Yozgatlı İhsan Efendi, CHP’ li tek parti iktidarında baskılardan dolayı Mısıra iltica etmişti. Onunla birlikte gidenler arasında Mehmet Akif Ersoy da bulunmaktaydı. Ersoy’un aslının yerine geçmesinden endişe ederek yakılmasını vasiyet ettiği, yıllarca emek verdiği Kur’an meali çalışmasını yakmak zorunda kalan arkadaşlarından biridir İhsan Efendi.
İhsan Efendi, hilafetin kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kaldırılması, tevhid-i tedrisatın yürürlüğe konulması ile birlikte Mısır’a iltica eden alimlerden olmuştu. 1924 ‘te gittiği Mısır’da El-Ezher üniversitesine kaydoldu.
Hayırlı evlat (!) Ekmeleddin İhsanoğlu’nun babasını sürgün eden CHP iktidarının nasıl bir figüranı olduğunu ve babasının davasına ihanetini ve CHP’nin iki yüzlülüğünü, Ali Ulvi Kurucu’nun şu anısını okuduktan sonra iyice anlayabiliriz: “Bir bayramdı. Arkadaşlarla İhsan Efendi’nin ( Ekmeleddin Bey’in babasının) evine gitmiştik. Hamdi Kasapoğlu, biraz şakaya vurarak “ İnşaallah memlekete döndüğümde “Şapka haramdır” diyenlere karşı iki şapka giyeceğim.” dedi. Bu yarı şaka söylenmiş lafları İhsan Efendi ciddiye aldı: “Sus ulan iki şapka giyip de memlekete ne kazandıracaksın? Millet senin yüzüne tükürür! Millet başına geçenlerin hıyanetleri yüzünden şimdi şaşkın ve üzgündür. Bu günler geçecek, biraz kendini toplasın, bak neler olur!” dedi.
Yani garip bir şekilde CHP kendi tarihini inkar edercesine İslamcı bir çatının altında Cumhurbaşkanlığı seçimine girecek. Sözde İslamcı çatı İhsanoğlu da kendi köklerinin, ailesinin, babasının yaşadığı mağduriyetleri görmezden gelircesine bu oyunun baş aktörü olacak.
CHP ya da MHP cumhurbaşkanlığı için ne Kılıçdaroğlu’nu, ne Bahçeli’yi ne de kendi içlerinden bir siyasetçiyi layık görebildi. Erdoğan’a olan büyük teveccühü ve muhtemelen alacağı oy oranının büyüklüğünü hesap ederek sözde güçlerini birleştirip Voltran’ı oluşturmaya karar verdiler.
Ak Parti, Cumhurbaşkanlığı için halkın zihninde ve gönlünde karşılığı olan güçlü bir adayla seçime girerken CHP, MHP ve paralel yapı denize düşmüş de yılana sarılmış bir halde böylesi bir adayla yarışa girmeyi deneyecek. Bu yarışta Ekmel Bey’e Ispartalılardan ne yazık ki beklenen destek gelmeyecek…