İSRAİL DOST MU?
İHH Başkanı Bülent  Yıldırım’ın Teke Tek’teki açıklamaları çok ikna ediciydi. “Bir dil sürçmesi yaşandı, Türkiye İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için 3 şart kuralı hala geçerli ancak İsrail güvenilecek bir ülke değil” dedi.
İsmail Kılıçarslan da “Ömer Çelik’i iyi tanırım, İsrail’i oldum olası sevmez, ben o cümleleri şu canına yandığım reelpolitik üzerinden değerlendirilebilecek mecburi cümleler olarak okudum. Zira dört bir taraftan sıkıştırılmaya çalışılan Türkiye yine de her şeye rağmen İsrail’e karşı dikkatli olmalıdır” anlamına gelecek tavsiyelerde bulunuyor.
Buna rağmen hala birileri “Oyumuzu alana kadar İsrail düşmandı, şimdi dost oldu. Yuh olsun, yazıklar olsun, Çelik’i kınamayan siyasiler cehennemliktir” gibi derinliksiz sloganlar atmaya başladıysa biz de bu tepkilerin iyi niyetini sorgulamaya başlarız.
Tepki İsrail’e mi hakkaten? İsrail bahanesiyle Ak Parti’ye çakma hissi mi? Zira hiçbir zaman seçim yatırımı olarak mazlumlara sahip çıkmadı Ak Parti. Bu insani duruş en başından beri vardı ve bu zulme uğramış tüm milletlere kol kanat germe Ak Parti’nin en önemli misyonunu oluşturmaktaydı. İsrail zulmüne karşı Filistinlilerin yanında, Esed’in ve Rusya’nın zulmüne karşı Suriye halkının yanında, Sisi’nin darbesine karşı Mısır halkının yanında oldu. Ve Türkiye mazlum Müslümanlara sahip çıkan tek ülke. Milyonlarca mülteciyi kabul etmesi bağrına basması, onları savaşa ve açlığa terk etmemesi ve bunu sadece 1 Kasım öncesi değil 13 yıldır yapıyor olması, Türkiye’nin mazlumlara sahip çıkışındaki samimiyetinin kanıtıdır.
Buna rağmen Çelik’in bir cümlesine takılıp bu cümleden tüm Ak Partilileri cehenneme yuvarlama isteği sloganik bir yaşantıyı benimseyip aslında ümmet için hiçbir mesuliyet, sorumluluk hissi, gayret gösterme isteği bulunmayanların seçtiği bir yol gibi görünmekte. Zira binlerce mazlumların lehine olan şeyleri görmek yerine “ama o dostuz dedi, dedi, dedi” ye bozuk plak gibi takılmış, at gözlüklerini daralttıkça daraltmışlardır. Bu söylemi anlam itibariyle de benimser ve Filistinliler zulum gördüğünde “ama İsrail bizim dostumuz ona lanet edemeyiz, beddua da edemeyiz, zira dostuz” dersek o zaman bu eleştiriler hak edilmiş olur.
3 şart yerine geldiğinde ve en önemlisi Gazze’ye yönelik abluka kalktığında bir enerji alışverişi olur mu olmaz mı bilemeyiz. Bu güne kadar Rusya ile ticari ilişkilerimiz vardı ve Rusya açık açık masum Suriye halkını öldürdüğü için bu ticari ilişkilerimiz bozuldu. Türkiye İsrail’le bir anlaşma yapsın ya da yapmasın bu asla İsrail’le dost olduğumuz ve Filistinlilere zulum yapılmasına göz yumduğunuz manasına gelmeyecek. Peygamberimiz döneminde dahi müşriklerle zorunlu bazı anlaşmalar ve ticari ilişkiler olduğu okuduğumuz, bildiğimiz şeyler.  Gerçek dost sayma ise Kuran’da da yerilmiş, yasaklanmış davranışlardır.
Ak Parti’yi bir dil sürçmesiyle bitireceklerini sananlar avuçlarını yalamaya mahkumdurlar. Zira Başbakanımızın da dediği gibi “Biz sadece gündüz değil gece rüyalarımızda bile Filistin’i görürüz”. Ve inşallah temennimiz odur ki şu İsrail belasından kurtulup Kudus’te bir gün özgürce namaz kılma hayalimizi, Rabbim bu ümmete bir an evvel nasip eder.