Elindekilerle mutlu olmayı bilmeyen peşinde koştuklarıyla mutlu olabilir mi? Bulunduğu anın kıymetini bilmeyen beklediği anın kıymetini bilir mi?
Nasıl bu hale geldik bilmiyoruz. Sosyal medya mutluluk dilencileriyle doldu. Tüketim çılgınlığı insanlığı ezip geçti. İnsanı da tüketir olduk artık. İhtiyacımız varken yanındayız, ihtiyacımız olmadığını anladığımız anda bir kenara bırakıp gider olduk dostlukları arkadaşlıkları...
Yeni bir mecrada akar oldu hayat. Yeni bir mecrada yaşanır oldu günler. Yeni sorunlar, yeni yöntemler gelişti yeni hayatın kapladığı bu sahada. İnsanlar bir gülücükle mutlu, bir kitap sayfasıyla entelektüel, üç beş satırla şair oldular. Hayallerini, ulaşmak istediklerini bu sanal dünya da arar oldular. En çok aşkı arayanlar ve sonrasında mutluluk arayanlarla doldu sosyal medya. Gerçek olmayan bir dünyada gerçeği aramak ne acı.
Geçici bir mutluluk hali aldı gerçeğinin yerini, samimi ve içten olmayan. Aslında insanlar kaybettiklerini arar oldular sosyal medyada. Zaman hızlı geçiyor, hızlı akıyor bu mecrada. Aslında hızla tüketiliyor zaman ve insan.
Mutluluk baharda bir kelebeğin kanat çırpması mıdır bilinmez ama kelebeğe giden her aşama ayrı bir mutluluk değilse nedir. Çekilen çileler elemler olmasa elde edilen şeyin ne kıymeti olur ki. Yada kıymeti bilinir mi ki. Kış olmadan bahar olmuyorsa, gece olmadan gündüz olmuyor, güneş doğmuyorsa çileler dolmadan, bir bedeli olmadan mutluluk olur mu hiç. Emeksiz elde edilen bir şeyin ne kıymeti olur ki. Bir şeyi elde etmek ne kadar zorsa değeri o kadar fazladır. Ama kıymet bilmez bir elde altın bakırdan farksızdır.
Mutluluğun kaynağı pek çok insanın düşündüğü gibi daha fazla para, daha büyük makamlar, daha çok mal mülk değildir aslında. Bunlar sadece daha fazla üzüntü keder verir insana, artıkça dünyaya bağın artacak, kaybetme korkuların olacak, hep daha fazlasını isteyecek, daha da doyumsuz olacaksın hayatta. Oysaki kaybedeceklerin ne kadar azsa o kadar cesur olacaksın, bi o kadar korkusuz bi o kadar beklentisiz, bir o kadar minnetsiz yaşam senin olacak, sen hayatın değil. Mutlu olacaksın kaybetme korkularını yok ettikçe içinde. Hayatın kıyısında değil tam içinde tam ortasında yaşayacaksın, mutlu olacaksın peşinde koştukların olmadan, bitmek bilmeyen hırsların, ihtirasların olmadan, yarını değil anını yaşayacaksın ve elindekilerle yetinip hep mutlu olacaksın.
Nasıl bu hale geldik bilmiyoruz. Sosyal medya mutluluk dilencileriyle doldu. Tüketim çılgınlığı insanlığı ezip geçti. İnsanı da tüketir olduk artık. İhtiyacımız varken yanındayız, ihtiyacımız olmadığını anladığımız anda bir kenara bırakıp gider olduk dostlukları arkadaşlıkları...
Yeni bir mecrada akar oldu hayat. Yeni bir mecrada yaşanır oldu günler. Yeni sorunlar, yeni yöntemler gelişti yeni hayatın kapladığı bu sahada. İnsanlar bir gülücükle mutlu, bir kitap sayfasıyla entelektüel, üç beş satırla şair oldular. Hayallerini, ulaşmak istediklerini bu sanal dünya da arar oldular. En çok aşkı arayanlar ve sonrasında mutluluk arayanlarla doldu sosyal medya. Gerçek olmayan bir dünyada gerçeği aramak ne acı.
Geçici bir mutluluk hali aldı gerçeğinin yerini, samimi ve içten olmayan. Aslında insanlar kaybettiklerini arar oldular sosyal medyada. Zaman hızlı geçiyor, hızlı akıyor bu mecrada. Aslında hızla tüketiliyor zaman ve insan.
Mutluluk baharda bir kelebeğin kanat çırpması mıdır bilinmez ama kelebeğe giden her aşama ayrı bir mutluluk değilse nedir. Çekilen çileler elemler olmasa elde edilen şeyin ne kıymeti olur ki. Yada kıymeti bilinir mi ki. Kış olmadan bahar olmuyorsa, gece olmadan gündüz olmuyor, güneş doğmuyorsa çileler dolmadan, bir bedeli olmadan mutluluk olur mu hiç. Emeksiz elde edilen bir şeyin ne kıymeti olur ki. Bir şeyi elde etmek ne kadar zorsa değeri o kadar fazladır. Ama kıymet bilmez bir elde altın bakırdan farksızdır.
Mutluluğun kaynağı pek çok insanın düşündüğü gibi daha fazla para, daha büyük makamlar, daha çok mal mülk değildir aslında. Bunlar sadece daha fazla üzüntü keder verir insana, artıkça dünyaya bağın artacak, kaybetme korkuların olacak, hep daha fazlasını isteyecek, daha da doyumsuz olacaksın hayatta. Oysaki kaybedeceklerin ne kadar azsa o kadar cesur olacaksın, bi o kadar korkusuz bi o kadar beklentisiz, bir o kadar minnetsiz yaşam senin olacak, sen hayatın değil. Mutlu olacaksın kaybetme korkularını yok ettikçe içinde. Hayatın kıyısında değil tam içinde tam ortasında yaşayacaksın, mutlu olacaksın peşinde koştukların olmadan, bitmek bilmeyen hırsların, ihtirasların olmadan, yarını değil anını yaşayacaksın ve elindekilerle yetinip hep mutlu olacaksın.